28 Şubat Kumpas Davası’nda Yeni Duruşma 9 Eylül’de

Ergenekon, Balyoz, Askerî Casusluk vb. bir dizi kumpas davalar arasında gözlerden uzak tutularak unutturulmak istenen çok önemli bir dava var: 28 Şubat Davası…

Herkes o davada 14 komutana ceza verildiğini, cezaevine konulduğunu, zaman içinde yaşlılık ve sağlık nedenleriyle tahliye edildiğini, en son geçtiğimiz 17 Mayıs’ta cezaevindeki 5 komutanın da tahliyesiyle davanın kapandığını sanıyor; oysa 11 yıldır o dava hâlâ devam ediyor.

Kısa bir hatırlatma yapalım:

2012’deki tutuklamaların ardından 2013’te başlayan 28 Şubat davası, 2018’de yerel mahkemenin, 2021’de Yargıtay’ın kararı ile sonuçlandı. Buna göre Yargıtay 14 komutanın cezalandırılmasına karar verirken, aralarında “davanın tek sivil sanığı” olan Prof.Dr. Kemal GÜRÜZ’ün de bulunduğu 16 kişinin “yeniden yargılanmaları”na hükmetti.

[Hatırlanacağı üzere cezası onanan 14 komutan Ağustos 2021’de cezaevine girmiş, geçen 3 yıllık süre içinde sağlık ve yaşlılık gerekçesiyle 13’ü tahliye edilirken, biri -Vural AVAR Paşa- cezaevinde yaşamını yitirmişti (ki şahsen bu durumu “taammüden cinayet” olarak tanımlıyorum).]   

Yargıtay’ın yeniden yargılanmasına karar verdiği 16 kişinin mahkemesi 22 Kasım 2021’de Ankara 5. ACM’de başladı. O günden bu yana 9 celse tamamlandı. Bu arada yargılanan komutanlardan 3’ü (daha) vefat etti, 13 kişi kaldılar.

Söz konusu celselerde çok önemli tanıklıklar yaşandı, yeni bilgiler ortaya çıktı; ancak aslında ülke gündeminde uzun süre tartışılması gereken o bilgiler ne yazık ki kamuoyunda saman alevi gibi parlayıp söndü, üzerinde durulmadı, unutulmaya terk edildi. Örneğin;

* 24 Ocak 2022’deki 2’nci celsede “tanık” olarak dinlenen Sincan’da yürütülen tankların Tabur Komutanı (E) Tuğg. Namık Kemal ÇALIŞKAN (o dönemde Kurmay Yarbay), tankların Sincan’dan geçmesinin darbe maksatlı ya da Kudüs gecesi ile ilgisi olmadığını, 6 ay öncesinden planlı bir tatbikat gereği Sincan’dan geçtiklerini, geçişten 15 gün önce yol keşfi yaptıklarını, normalde geçiş için planlanan yol üzerindeki bir köprünün yıkılmış olduğunu görünce güzergâhı değiştirip Sincan içinden geçmek zorunda kaldıklarını anlattı.

* 14 Mart 2022’deki 4’ncü celsede dinlenen (E) Tuğg. Ali ER ve (E) Hv. Korg. Erdoğan KARAKUŞ (ki kendisi aynı zamanda TESUD Genel Başkanıdır) da Namık Kemal ÇALIŞKAN Paşayı teyit edip, kendi görev dönemlerinde de, yani 1997’den önceki yıllarda da tankların planlı tatbikat gereği defalarca Sincan’dan geçtiğini vurguladılar.

* 20 Haziran 2022’deki 5’nci celsede “tanık” olarak dinlenen dönemin DYP milletvekili ve eski bakanlardan Sayın Rifat SERDAROĞLU’nun açıklamaları müthişti. Serdaroğlu, bir grup DYP’li milletvekili ile daha kuruluş aşamasında REFAHYOL koalisyonuna karşı olduklarını, Refah Partisi ile koalisyon kurmaması için Tansu Hanım’a çok ricada bulunduklarını, Erbakan’ı kastederek “İhvan’ın Genel Sekreterini başbakan yapamazsınız, yaparsanız yıkarız” dediklerini, ama Tansu Hanım’ın dinlemeyip Refah Partisi ile koalisyon kurunca da o koalisyonu siyasiler olarak kendilerinin yıktıklarını, konunun askerlerle hiçbir ilgisi olmadığını ve 28 Şubat’ın da bir darbe olmadığını çok net biçimde ifade etti.

* 06 Mayıs 2024’teki 9’ncu celsede yine çok önemli bir tanık dinlendi; bu kez darbe ile devrildiği söylenen REFAHYOL Koalisyonunun Devlet Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü Sayın Namık Kemal ZEYBEK “tanık” kürsüsündeydi. Bakan ZEYBEK, ifadesinde, 28 Şubat’ın kesinlikle klasik ya da postmodern bir darbe olarak tanımlanamayacağını, askerlerin baskıyla ya da zorla hükûmeti devirmesinin söz konusu olmadığını açık bir dille belirtti.

Aslında bütün 28 Şubat davası sürecinde Tansu ÇİLLER dahil mahkemeye gelip tanıklık yapan REFAHYOL Koalisyonunun hiçbir bakanı askerlerden şikâyetçi olmadı.

Hal böyleyken ve üstelik davanın ta başından itibaren soruşturma sürecindeki bütün savcı ve hâkimleri, TÜBİTAK’çı bilirkişileri, Genelkurmay ve Emniyet ile bağlantılı kişileri FETÖ üyesi çıkmışken, hatta sanıkların yargılandığı iddianameyi bile FETÖ üyeliği suçundan 17 yıl hapis cezası almış savcı kılıklı bir örgüt üyesi yazmışken, bunca önemli tanıklıklar ve beyanlar ne yazık ki dikkate alınmadan dava bugüne kadar getirildi.

İşte o nedenle yıllardır ısrarla altını çizerek söylüyoruz: 28 Şubat davası bir hukuk davası değildir, siyasi bir kumpas davadır; sırf 28 Şubat’ı bir darbe olarak gösterebilmek ve Türkiye’yi sözde askerî vesayetten arındırıyormuş gözükebilmek için SİYASET – CEMAAT – YARGI ÜÇGENİ tarafından uydurulmuş, sahte belgelerle kotarılmış bir davadır.

Tarih bunu mutlaka yazacaktır.

Bu vesileyle 09 Eylül 2024 Pazartesi günü 10’uncu kez duruşmaya çıkacak olan 12’si asker (3 orgeneral, 3 korgeneral, 3 tümgeneral, 2 tuğgeneral, 1 albay) 1’i sivil toplam 13 kişiyi de hatırlatalım:

1. (E) Ora. Hayri Bülent ALPKAYA (Eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarından, 84 yaşında)
2. (E) Org. Orhan YÖNEY (82 yaşında)
3. (E) Org. Şükrü SARIIŞIK (79 yaşında)
4. (E) Hv.Korg. Erdoğan ÖZNAL (86 yaşında)
5. (E) Kora. Altaç ATILAN (81 yaşında)
6. (E) Korg. Köksal KARABAY (78 yaşında)
7. (E) Tümg. Ersin YILMAZ (82 yaşında)
8. (E) Hv.Tümg. Yücel ÖZSIR (82 yaşında)
9. (E) Tümg. Muhittin Erdal ŞENEL (83 yaşında)
10. (E) Hv.Tuğg. Metin Yaşar YÜKSELEN (81 yaşında)
11. (E) Tuğg. Refik ZEYTİNCİ (79 yaşında)
12. (E) Hv.Alb. İbrahim Selman YAZICI (79 yaşında)
13. Prof.Dr. Halil Kemal GÜRÜZ (77 yaşında)

Yeniden yargılamalar sürecinde sağlıkları elvermeyip yaşamını yitiren 3 komutanımız (E) Korg. İzzettin İYİGÜN, (E) Korg. Kâmuran ORHON ve (E) Hv.Tümg. Şevket TURAN ile bütün bu kumpas davalarda yaşamını yitiren asker – sivil tüm mağdurlara rahmet, ilerleyen yaşlarına rağmen mahkeme kapılarında süründürülen komutanlara ve Kemal GÜRÜZ Hoca’ya da sağlıklar diliyorum.